Deniz ürünleri satışını arttırmaya yardımcı faktörler

Sektörden Haberler
Deniz ürünleri satışını arttırmaya yardımcı faktörler

Amerika Birleşik Devletleri ve İngilitere’de Deniz ürünleri piyasası toplamda 75 Milyar Dolarlık değere sahip. Her ne kadar bu iki büyük ülke farklılıklara sahip olsa da, son yıllarda su ürünleri çeşitlerinin küreselleşmesi ile iki market homojen bir yapıda birleşmiş gözüküyor. Piyasada sürekli olarak koşan ürünler olarak Tuna , Cod , Somon ve Karides her iki ülke için de aynı oranda ilgi görüyor ve yine aynı şekilde tüketici trendleri de her iki ülke için de kıyaslanabilir düzeyde etkileşim gösteriyor.

Bu 2 ülkenin deniz ürünleri tüketiminin kişi başı 19 KG olması bu duruma çok büyük bir etken. Ancak birazdan sayacağımız satış trendleri insanların neden ve nasıl bu kadar balığı tükettiğini Türkiye’de ise bu miktarın neden sadece 8 KG ile sınırlı kaldığı hakkında size güzel bir ipucu verecektir.

1) Promosyonlar, Kampanyalar, İndirimler :

Son ekonomik çöküş sonrası ortaya çıkan ve hala devam eden bu tarz aktiviteler müşterileri satın almaya teşvik etmekte. 2007 yılında patlak veren ekonomik bunalımın etkilerinden yeni kurtulmaya başlayan Amerika ve İngiltere, bu dönem süresince büyük zarara uğrayan restoranların indirimler ve promosyonlarla mağazalarındaki satışı devam ettirmesi ile sektörü ayakta tutmayı başarabildiler. Ancak bu süreçte bu trende alışmış olan müşteriler, ekonominin düzene girmiş olmasına rağmen bu tarz aktiviteleri hala aramaktalar. Bu alışkanlıktan kurtulmak baya zor olacak gibi gözükse de, bu küçük promosyonlar insanları çekmek için birebir.

Bizim ülkemizde ise bu durum hiç de farklı değil. Giyim mağazalarının üstünde görülen %50 indirim veya 2 alana 3. bedava sloganlarına hiç de uzak olmayan bir ülkeyiz. Ancak bu durum gıdaya geldiğinde bu strateji hiç de olması gerektiği gibi aktif kullanılmıyor. Özellikle deniz ürünleri alanında bu tarzda bir çalışma hiç görülmüyor. İşte gördüğünüz gibi ülkemizde tutacağı garanti olan bir stratejiyi bile kullanmamak deniz ürünlerinin potansiyele ulaşmasını engellemeye yetiyor.

2) Uygun Şartlarda Üretilmiş Ürünler

Dünyanın bu konuda ne durumda olduğu yadsınamaz bir gerçek. Hayvanlara insancıl yaklaşım, sürdürülebilirlik ve uygun koşullarda işçi çalıştırma şartları vb. değerlere önem veren firmalardan tüketim yapmak müşterilerin içini rahatlatıyor. Fast food zincirinden tutun da gurme restoranlara kadar bütün su ürünleri servisi yapan yerler,tüm tedarikçi ve tüketicilerden , hayvan haklarına, çevreye duyarlılığa ve işçi güvenliği ve haklarına gerekli önemi göstermeleri konusunda yüzlerce şikayet ve öneri alıyor.

Türkiye’de bu konu henüz istenen bilince ulaşamamış dahi olsa, Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde tüketicilerin de bilnçlenmesindeki artış bu durumun ülkemizde de gereken yeri alacağının bir göstergesi.

3) Etnik Köken

İngiltere, farklı etnik kökenlerden bir çok ırka ev sahipliği yapmanın getirmiş olduğu gereklilikten ötürü tüketicilere etnik tatlar sunmanın önemini fark etmiş durumda. Amerika’da ise durum hiç de farklı değil. Amerika etnik gruplara özel açtığı restoranlarla etnik grupların ilgisini çekmiş durumda. Özellikle yeni dönem restoranlar dışarıdan çok uzaklardan su ürünlerini, bünyesinde bulundurduğu ırklara özel olarak piayasaya sunuyor.

Türkiye’de bu durumun uygulanması ne yazık ki içinde bulunan etnik gruplar nedeniyle mümkün değil. Bizdeki durum daha çok doğu insanının su ürünlerine olan mesafesi ve kırmızı ete olan merakı üzerine. Ülkemizde kırmızı et tüketimi miktarının çok yüksek olması, su ürünleri tüketimini etkilemekte ve bu alanda çalışma yapılması bizim etnik gruplar için çözüm önerimizi ortaya çıkartabilir.

4) Sağlıklı Beslenme

Söz konusu Amerika ve İngiltere olunca obezite ve şeker hastalığından bahsetmemek olmaz. Amerika ve İngiltereye bakıldığında son zamanlarda değişen beslenme alışkanlıklarını fark etmemek mümkün değil. Amerika’da her geçen gün daha fazla restoran obezite ile mücadele adına menülerinde ürünlerin kalori miktarlarını büyük puntolarla müşterilere sunuyor. İngilitere ise şu anda Batı Avrupa’da obezite oranı en yüksek olan ülke olarak tehlikenin farkında. Bu farkındalık müşterileri daha sağlıklı ürünler tüketmeye itmekte ve ülke yönetimi de bu tutumu destekleyerek insanların obezite konusunda bilinçlenmesi için yatırım yapmakta.

Sürekli söylediğimiz bu gerçeğin dünyada da yankı bulması deniz ürünlerinin fazla tüketilmesi gerektiğinin en önemli göstergesi. Deniz ürünü, kırmızı ve beyaz etle kıyaslandığında gerçekten yadsınamaz derecede sağlıklı besin değerlerine sahip. Obezite, şeker hastalığı, damar tıkanıklığı vs. hastalıklar ise ülkemizde gün be gün artmakta ve tüketicilerin bu konudaki bilgileri kulaktan dolma denecek kadar basit düzeyde. İnsanların yönlendirilmesi ve deniz ürünlerinin sağlıklı beslenme için oynadığı aktif rol hakkında bilinçlendirilmesi ise tüm tedarikçilerin en büyük görevi.

5) Tüketicinin Ayağına Gitmek

Amerika’nın birçok büyük şehrinde Mobil Büfeler öğlen yemeklerini zapt etmiş durumdalar. Özellikle ofis çalışanları ve alışverişe çıkan grupları hedef alan mobil büfeler, insanları ekonomik ve hızlı bir öülen yemeği için cezp etmekte. İngilitere’de ise Mobil Büfeler yerini sokak Büfelerine ve Kiosklara bırakmış durumda. Ancak aynı mantıkla acelesi olan ve ucuz ama lezzetli ve sağlıklı bir yemek isteyen kişilerin durağı haline gelmişlerdir.

Türkiye’de bunun olmadığını söylersek yalan söylemiş oluruz. Ancak Türkiye’de bu konseptin su ürünleri için olmadığı konusunda kesinlikle haklıyız. Ve sokaktaki yiyeceklerin ise ucuz oldukları doğru ancak sağlık konusunda ne yazık ki güven veren bir görüntü yok. Bizim yapmamız gereken ise sağlıklı bir yemeği, temiz bir alanda ucuz bir fiyata insanlara sunmak. Her zaman söylediğimiz gibi deniz ürününde sorun talep değil arz ve insanlara böyle bir fırsat sunduğunuz takdirde kimsenin hayır demeyeceğini göreceksiniz.

6) Lokal ve Mevsimsel Ürünlerin Cazibesi

Her ne kadar restoranlar çok geniş bir ürün yelpazesine hatta dünyanın çeşitli yerlerinden çeşitli dönemlerden yiyecekleri her an müşterilere sunabilme olanağına sahip olsa dahi tüketiciler lokal ve mevsimsel ürünlere özlem duyabiliyorlar. Özellikle hangi mevsimde hangi balığın tüketilmesi gerektiğini bildiğini düşünen ülkemiz tüketicileri için bir balığı mevsiminde yemek ve özellikle de o balığın kendi kaynağında yetişmiş olması çok önemlidir. Örnek vermek gerekirse, hiçbir tüketici Marmara hamsisini Karadeniz hamsisine veya yaz hamsisini Aralık ayındaki bir hamsiye değişmez. Her ne kadar bu bilgi doğru bile olsa, tüketicinin yanlış bildiği o kadar çok bilgi var ki yönlendirilmediklerinden dolayı hangi tatlardan mahrum kaldıklarını hiçbir zaman bilemeyecekler.