Dünyada deniz ürünü tüketiminin inanılmaz artışı

Sektörden Haberler
Dünyada deniz ürünü tüketiminin inanılmaz artışı

1960 yılında kişi başı yıllık 9.9 kilo olan küresel deniz ürünleri tüketimi 2011 yılında 19.2 kiloya çıktı ve yükselmeye devam ediyor.

Küresel gıda güvenliğinde ve endüstriyel ve gelişen ülkelerdeki insanların beslenme ihtiyaçlarında deniz ürünü çok önemli bir rol oynamakta.

1960’lı yıllardan bu yana küresel deniz ürünü tüketimi düzenli olarak artmakta. Son yıllarda dünyadaki deniz ürünü ihracat artışı, deniz ürünü tüketiminin sadece Avrupa ve Amerika’da değil diğer birçok bölgede özellikle de Asya’da artmakta olduğunu göstermekte. Artan ticari hacim, deniz ürünü değer zincirinin de küresel bir şekilde arttığını ortaya koyuyor.


Sağlıklı Tüketim

1960 yılında kişi başı yıllık ortalama 9.9 kilo olan küresel deniz ürünleri tüketimi 1990’larda 14.4 kiloya ulaşırken 2011 yılı rakamlarına göre 19.2 kiloya çıktı.

Bu artışta en büyük payı olan ise Çin. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Birliği’nin ( FAO) yaptığı açıklamaya göre, 1994 yılında dünya üretimindeki payı %21 olan Çin’in 2005 yılında payı %35’e yükseldi. Kişi başı balık arzı ise yaklaşık olarak 26.1 kg.

Balık tüketimindeki genel artış aynı zamanda gıda artışına da yansımakta. Kişi başına ortalama gıda tüketimi de son yıllarda artış göstermekte.

2005 yılındaki verilere bakılınca, dünyada tüketime uygun 107 milyon ton deniz ürünün tüketimi en az Afrika’da olurken bu miktarın 3’te 2’si Asya tarafından tüketilmiş. Endüstriyel ve az gelişmiş ülkeler arasında balık tüketimi konusunda çok büyük farklılıklar olduğu gözlemlenebiliyor.

Endüstriyel ülkelerde, tüketiciler sağlıklı ürün tüketimine önem verdikleri için deniz ürünleri satışı artıyor. Balık ve diğer deniz ürünleri kırmızı ete bir alternatif olarak görülüyor hatta bazı bölgelerde kırmızı etin pazar payını bile çalabiliyor.

Gelişmekte olan ülkelerde ise yükselen orta sınıf deniz ürünleri tüketimine yönelebiliyor. Uzun süredir deniz ürünü ihracatı yapan ülkeler ise bu ihracatın bir kısmını iç pazara yöneltip insanları deniz ürünü tüketimine yönlendiriyor.

Bütün araştırmalar 2025 yılında dünyada çok net bir deniz ürünü talep artışı yaşanacağını gösteriyor. Artışın sebebi ise nüfusun artışı ile kişi başı deniz ürünü tüketiminin yaklaşık olarak %8 artması olacak. En büyük artış ise şu anki tüketiminin 10 kilo fazlası ile kişi başı tüketimi 35.9 kiloya çıkacak olan Çin’de olacak.


Yetiştiricilik

FAO’nun açıklamasına göre, potansiyel avcılık ile yakalanan balık miktarı dünya genelinde 90 milyon tonu geçemeyecek. En iyi ihtimalle, geliştirilmiş teknikler ve yönetim ile bu miktar 15 milyon ton daha artabilecek. Bu durumda bile önümüzdeki 20 yılda talep ile arz arasında 35-50 milyon ton arasında bir eksik oluşacak.

Yetiştiriciliğin, küresel deniz ürünü endüstrisinin en hızlı büyüyen bölümü olarak gelecek yıllarda talep ve arz arasındaki boşluğu dolduracağına inanılıyor. FAO’nun tahminine göre küresel yetiştiricilik, 2025 yılına kadar üretimi 15-20 milyon ton daha arttıracak ancak bu bile yeterli olmayabilir.


Sürdürülebilirlik

Deniz ürünü daha önce hiç olmadığı kadar günümüzde sürdürülebilir ürünleri talep etmekte. Balıklarının kesinlikle sürdürülebilirliği olan balıkçılar veya balık çiftliklerinden olmasına dikkat ediyorlar.

Son yıllarda, sürdürülebilir deniz ürünü tedariği, tedarikçiler ve tüketiciler için son derece önemli bir hal aldı. Bu durumun ise önümüzdeki yıllarda daha kesin olarak tedarik zincirinin vazgeçilmez bir parçası olarak karşımıza çıkması bekleniyor.


Süreklilik

Deniz ürünlerinin tedariği konusunda geçtiğimiz yıllarda yaşanan olumlu tedarik kapasitesi birçok firmayı aynı çatı altında buluşturdu. Tüketicinin ihtiyaçlarına yeterli ve gerekli cevabı vermek için birleşen firmalar önümüzdeki yıllarda da bu birlikteliği sürdürecek gibi gözüküyor.

Dünyada’ki deniz ürünleri sektöründeki bu önemli ve güzel gelişme ise ne yazık ki Türkiye için geçerli değil. Türkiye’deki deniz ürünü tüketimi şu anda dünya ortalamasının 1960 yılındaki rakamına bile ulaşamayıp verilen rakamlara bakıldığında sadece 8.6 kiloda kalıyor. Bu tutara ise yaklaşık 2 kiloluk yeme giden balıklar da dahil.

Bu denli potansiyele sahip ve 3 tarafı denizlerle çevrili olan ülkede bugüne kadar, dünyada yapılan ve gelişimi ve artışı sağlayan yukarıda sayılan etmenlerin hiçbirinin uygulanmaması veya yanlış uygulanması mı yoksa insanların bu konuda bilinçlendirilememesi mi büyük rol oynuyor bilemiyoruz ancak şunu biliyoruz; Türkiye’de deniz ürünü tüketiminin az olmasının en büyük nedeni, talebin az olması değil ancak arzın yetersiz olması.

Önümüzdeki yıllarda dünyada yaşanan gelişimin Türkiye’de de oluşması için gerekli adımlar atılırsa, potansiyelin beklenenden çok daha fazla olduğu görülecektir.